
BAĞLAÇLAR
Cümleleri veya aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlayarak aralarında anlam ilgisi kuran sözcüklere denir.
“İLE” - “VE” BAĞLAÇLARI
Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar.
---Evin ve bahçenin kapısı açıktı.(Tamlayan)
---Bu radyo Adana’da ve Mersin’de yayın yapıyor.(D.T)
---Akşam arkadaşıma gideceğim ve her şeyi anlatacağım.
---Cehennemle cenneti bu dünyada yaşadık.(Nesne)
---Evle okul arasında mekik dokuyor.(Tamlayan)
---Annesiyle babası yarın bize gelecek.(Özne)
Uyarı:Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardır.Bir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak bağlaç, getiremiyorsak edattır.
---“Bazen yandık bazen menekşelerle söyleştik.(Edat)
---“Kazaklarla ceketi parayla aldım.(B-E)
“DE” BAĞLACI
*Eşitlik, gibilik anlamı katar.
---O filmi ben de seyrettim.
---Bence Aslı da bu işten anlamıyor.
*Abartma anlamı katar.
---Çocuğun okuduğu şiir de şiirdi hani.
---Aldıkları araba da araba yani.
*Küçümseme anlamı katar.
---Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim.
---Sanki bu işten anlıyorsun da konuşuyorsun.
---Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak.
*Sitem anlamı katar.
---Okula kadar geldin de bir selam vermedin.
---İzmir’e kadar geldin de yanıma uğramadın.
*Şaşma,inat,sebep, korkutma anlamı katar.
---Kardeşin de mi bizimle gelecek?(Şaşma)
---Ufaklık, kalemi vermem de vermem,diyor.(İnat)
---Ailesiyle kavga etti de evi terk etti.(Sebep)
---Dışarı çık da göreyim.
*Ama, fakat anlamında kullanılır.
---Pansiyona kaydını yaptı da yerleşmedi.
---Bize gelmiş de fazla kalmamış.”
Uyarı:Türkçede biri bağlaç diğeri hal eki olan iki çeşit “de” vardır. “De”yi cümleden çıkardığımızda cümlenin yapısı bozulursa ektir bitişik yazılır, bozulmazsa bağlaçtır ayrı yazılır.
---Bakkalda sebze de satılıyormuş.
---Ayşe de okulda kalmış.
“AMA” , “FAKAT” BAĞLACI
*Karşıt anlamlı iki cümleyi birbirine bağlar.
---Sınava çok iyi hazırlandı ama üniversiteyi kazanamadı.
---Her sabah spor yapıyor ama zayıflayamıyordu.
*Koşul, pekiştirme anlamı katar.
---Dışarı çıkabilirsin ama eve erken döneceksin.
---Seninle sinemaya gelirim ama işim olmazsa.
---Bu kitabı sana alacağım ama okuyacaksın.
---Dışarıda soğuk ama çok soğuk bir hava var.
---Büyük ama çok büyük bir bahçesi vardı.
“ANCAK” ,“YALNIZ” BAĞLACI
*Ama, fakat anlamında kullanılıyorsa bağlaç,
* Bir tek,sadece anlamında kullanılıyorsa edat,
* Önündeki ismi niteliyorsa sıfat,
* Fiili niteliyorsa zarftır.

ZAMİRler (ADILlar)
---Geziye yalnız bizim sınıf katıldı. (edat)
---Bu adam evde yalnız yaşıyor. (zarf)
---Yalnız insanlar hayata karamsar bakarlar. (sıfat)
---Onunla konuşurum yalnız fikrim yine de değişmez.(bağ)
---Bu işin üstesinden ancak sen gelirsin. (edat)
---Yoğun trafikte işe ancak yetişebildim. (zarf)
---Bütün gün evde yalnızdım. (adaşmış sıfat)
---Filmi seyredebilirsin ancak yarın erken kalkmalısın.(b.)
“Kİ” BAĞLACI
*Özneyi pekiştirir.
---Ben ki yedi iklimin padişahıyım.
---Sen ki Fransa eyaletinin valisisin.
*Neden-sonuç vardır.
---Günü kötü geçmiş ki çok kızgın görünüyor.
---Sana değer veriyorum ki seninle konuşuyorum.
*Kuşku,yakınma,şaşma,amaç-sonuç, tahmin
---Beni tanımıyorsun ki…(Yakınma)
---Kafamı bir kaldırdım ki onu karşımda gördüm.(Şaşma,)
---Arabayı o çizmiş olabilir mi ki?(Kuşku)
---Sana iş buldum ki kimseye muhtaç olmayasın.(A-S)
---Geç saatlere kadar çalışmış olmalı ki sabah uyanamamış. (tahmin)
“HEM…HEM” BAĞLACI
Karşılaştırılan iki unsurun hepsi anlamını vermektedir.Eş görevli sözcükleri bağlar.
---Hem arabayı hem evi üzerine alacakmış.(Nesne)
---Hem ucuz hem kaliteli ayakkabı satıyor.(Sıfat)
---Hem çalışıyor hem üniversite okuyor.(Cümle)
NE…NE BAĞLACI
Cümleyi anlamca olumsuz yapar.Karşılaştırılan iki unsurun hiçbiri anlamını verir.
*Sallanmaz o kalkışta ne bir mendil ne bir kol.(Özne)
*Adam kızını ne arıyor ne soruyor. (yüklem)
*Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor. (cümle)
*Bu konu ne seni ne beni ilgilendirir. (nesneyi)
NOT: İki karşıt sıfatı birbirine bağlarsa “ikisinin arası, ortası” anlamı verir.
· Kız ne zayıf ne şişman biriydi.
· Konuşan adam ne uzun ne kısaydı.
ya… ya bağlacı:
Karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için kullanılır.
· Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin. (cümleleri)
· Aynayı ya Ayşe ya Özlem kırmıştır. (özne)
· Ya salonun ya mutfağın penceresi kırıldı. (tamlayan)
· Takıma ya beni ya onu alacaksın (nesneyi)
DİĞER BAĞLAÇLAR
---Ogün okula gelemedim çünkü çok hastaydım. (sebep)
---Bu maçı kazanacağız hatta şampiyon
olacağız.(pekiştirme)
---Mademki söz verdin, sözünü tutacaksın.
---Bu mağazada elbiseler çok güzel üstelik çok ucuz.
---Sanki dağları sen yarattın.
---Meğer bütün evi o dağıtmış.
---Eğer kardeşine uğrarsan selamımı söyle.
---Çok geç kaldılar; yoksa kaza yaptılar.
---Ders çalışmıyor; üstelik yaramazlık yapıyor.
---Önce bunlardan yani çok iyi bildiğiniz sorulardan
başlayın.
---Bizde yahut sizde çalışabiliriz.
---İster yazarsın ister yazmazsın.
İsimlerin yerine kullanılan sözcüklerdir.Bütün zamirler sıfatlardan farklı olarak isim çekim eki alabilir.
A)Kişi (Şahıs) Zamirleri:
Sadece insan isimlerinin yerini alan zamirlerdir.
*Ben, sen, o;biz, siz, onlar.
*Görüyorum beni okşayan gözlerindeki geceyi.
*Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
* “Bana kucaklarında seni getiriyorlar;
Ben de sonra o seni getiriyorum sana.”
*Mavi denizlerin ötesinde bulacağım seni .
*Bizim buralarda her yıldız kaydığında biri ölür.
*Sizler bu ülkenin geleceğisiniz.
* Ben senin en çok bana yansımanı sevdim.
*Biz her gece uğultularını dinlerdik rüzgarların.
*Güneş,sadece onun gözlerinde doğardı.
*Onun yüreğinde sevgi çiçekleri açardı.
*O,bu davaya yüreğini koymuştu.
*Zor durumda kaldığında onlar yardım ediyordu.
UYARI: “O” ve “onlar” zamirleri bir insanı anlatıyorsa kişi zamiri,insan dışındaki bir varlığı anlatıyorsa işaret zamiri olur.Msn Öğretmen öss kpss Gazeteler Sohbet hazır mesajlar ders izle Belirli Gün ve Haftalar Çanakkale savaşı şiir
*Onu çöpe atan ondan başkası olamaz.
*Onu bu yörede sadece onlar dokur.
NOT:Şahıs zamirleri ile isim tamlaması kurulabilir.Bu durumda şahıs zamiri sadece tamlayan olabilir.
*Benim denizlerim senin gözlerindir.
*Akşamı seyredeyim senin bakışlarında.
*Bizim atalarımız bu topraklarda bir tarih yazdı.
UYARI:Şahıs zamirleri kesinlikle iyelik eki almaz.
*Dönüşlülük Zamiri: “Kendi” zamiridir.Bu zamir,cümlede asıl şahıs zamirinin yerine kullanıldığı gibi,yerine kullanıldığı şahıs zamiriyle de yan yana olabilir.Bu durumda anlatım pekiştirilmiş olur.
*Bu evi ben temizledim.
*Bu evi kendim temizledim.
*Bu evi ben kendim temizledim.(pekiştirilmiş)
*Yol aldım sevdalarda kendimi bulmak için.
*Kendini bir de arkadaşının yerine koy.
*Şu dünyada ne yaparsak kendimize yaparız.
*Beni çağırmadınız,kalkıp ben kendim geldim.
B)İşaret (Gösterme) Zamirleri:
İsimlerin yerini işaret yoluyla alan zamirlerdir.
*Bu, şu, o;bunlar, şunlar, onlar;öteki, beriki, şöyle;böyleleri, öylesi.
*O,bu yörenin en meşhur yemeğidir.
*Duvardaki yazıları bu yazdı.
*Bu,bir büyük şanlı mazinin hatırasıdır.
*Bunlar her sabah aynı otobüse binerler.
*Ötekini bilmiyorum ama beriki işin farkında değil.
*Şunları kimsenin görmeyeceği bir yere koy.
NOT: “Böylesi-böyleleri”, “şöylesi-şöyleleri” biçimindeki zamirlere “tarz anlamlı zamirler” de denir.
*Böyleleriyle fazla samimi olmayacaksın.
*Ömrümde böylesini görmedim.
*Şöyleleri ham karpuzdur.
C)Belgisiz Zamirler:
İsimlerin yerini belirsiz şekilde (kişi,işaret) karşılayan zamirlerdir.
*Bazıları,kimileri,hiç kimse,kimse;herkes,birkaçı,biri,hepsi;tümü,başkaları,hiçbiri,birçoğu.
*Bazıları futbol,bazıları basketbol oynar.
*Hiçbirimiz ondan bu davranışı beklemiyorduk.
*Kimseye haber vermeden evden ayrıldı.
*Hiç kimse senin nazını çekmeye mecbur değil.
*Bu ailede herkes kendi dünyasında yaşıyor.
*Başkalarının ne dediği beni ilgilendirmez.
*Biri yer,biri bakar kıyamet ondan kopar.
*Meclisin aldığı karara birçoğu tepki gösterdi.
D)Soru Zamirleri:
İsimlerin yerini soru yoluyla alan zamirlerdir.
*Ne?, kim?;nereye?, kime?;hangisi?, kaçı?
*Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
*Kimdir bana gülen yeşillik balkonundan?
*Nereye baksam hep seni hatırlıyorum.
*Şu dünyada insan kime güvenebilir ki?
*Bunca zamandır ne konuştunuz?
*Elindeki makası nereye koyduğunu bilmiyor.
*Elindeki kitaplardan hangisini aldın?
E)İlgi Zamiri (-ki):
Ek halinde olup kendinden önceki bir sözcüğün yerini tutar.
*Senin ki can da bizim ki patlıcan mı?
*Tencerenin dibi kara senin ki benden kara.
UYARI:İlgi zamiri olan –ki’yi bağlaç olan ve sıfat yapan –ki ile karıştırılmamalıdır.
*Evdeki hesap çarşıya uymaz.
*Şemsiyen yoksa benimkini alabilirsin.
*Ben ki o gri karmaşadan aldım yağmurlu yüzümü.
F)İyelik Zamiri:
Ek halinde olup üzerine geldiği varlığın hangi şahsa ait olduğunu bildirir.Bunlar aynı zamanda iyelik ekleridir.
*Sana gül getirdim gönlümün bahçesinden.
*Ölüm siyah bir tütsü yakıyor gözlerimde.
*Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner.
*Bir gül yaprağıyla örtüldü üstümüz.
*Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
*Mutluluk başınızı bir dost omzuna dayamaktır.
zarf (belirteç)
Fiilerin fiilimsilerin sıfaların ya da kendisi gibi zarf olan sözcüklerin anlamlarını “yer-yön, ölçü-miktar, durum, zaman ve soru” kavramlarıyla açıklayan sözcüklerdir.
1)DURUM ZARFLARI
Fiilleri veya fiilimsileri, nitelik, sebep, kesinlik, olasılık, yineleme, yaklaşıklık gibi anlamlarla belirten zarflardır.Fiile nasıl sorusunu sorarak buluruz.
*Manş denizini yüzerek geçti (N)
*Bu gece yıldızlar pırıl pırıl yanıyordu (N)
*Öfkeyle kalkan, zararla oturur.(N)
*Ağlamaktan göz pınarları kurudu (S)
*Tüm bu acılara onu sevdiği için katlanıyor(S)
*Seven bu gönül seni asla terk etmeyecek(K)
*Bahar rüzgarının şarkısı hiç susmaz burada (K)
*Şu an belki kuşlar bizim şarkımızı söylüyordur(O)
*Adana ‘ya geldiğinde herhalde bizimle kalır(O)
UYARI:Bazı durum zarflarını niteleme sıfatları ile karıştırmamak gerekir.
*Büyük insanlar her zaman büyük düşünür.
*Soğuk insanlara ben de soğuk davranırım
*İyi bir üniversiteyi kazanmak için sınavlara iyi çalışmalısın.
2)YER-YÖN ZARFLARI (Nere(ye)?)
Fiilleri veya fiilimsileri yer-yön bakımından belirten zarflardır.
*Aşağı tükürsen sakal,yukarı tükürsen bıyık.
*Küçücük çocuğu hemen yukarı çıkardık.
*Odasının penceresinden içeri baktım.
*Biraz yürüdükten sonra geri dönmüş.
*Araba çok fazla ileri gitmiş.
*Az beri gelirsen arkadaşında oturur.
UYARI:Yer-yön zarfları çekim eki alırsa adlaşır.
*Işık,perdenin kenarından içeri sızıyordu.(Z)
*Işık,perdenin kenarından içeriye sızıyordu.(A)
UYARI:Bazı yer-yön zarflarını işaret sıfatları ile karıştırmamak gerekir.
*Aradığını yukarı katta bulamayınca yukarı çıkmış.
*Aşağı mahallede gürültü olunca,apartman sakinleri aşağı inmiş.
*İçeri zili çalınca öğrenciler içeri girdi.
3)ZAMAN ZARFLARI (Ne zaman?)
Fiillerin veya fiilimsilerin anlamını zaman bakımından sınırlandıran sözcüklerdir.
*Onu daha önce hiç böyle görmemiştim.
*Mehtabı seyrederdik geceleyin buralarda.
*Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm.
*Biz her gece uğultularını dinlerdik rüzgarların.
*Benim doğduğum köyleri geceleri eşkıyalar basardı.
*Bugün çalışan,yarın rahat eder.
UYARI:Bazı zaman anlamlı sözcükler belirtme durum ekini alırsa adlaşırlar.
*Bu akşam akşamı seyredeyim bakışlarında.
*Ne sabahı göreyim,ne sabah görüneyim.
4)ÖLÇÜ-MİKTAR ZARFLARI (Ne kadar)
Fiilleri,fiilimsileri,sıfatları veya kendisi gibi zarf olan sözcükleri ölçü-miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir.
*Çok bilen çok yanılır.
*Sen burada biraz bekle.
*En güzel yıllarımı onun için harcadım.
*Daha güzel bir dünya için çok çalışmalıyız.
*Sahilde fazla güneşlendiği için yanmış.
*Soruları çözerken daha dikkatli olmalısın.
UYARI:Bazı nicelik zarflarını sayı sıfatları ile karıştırmamak gerekir.
*Çok insan bunu başarmak için çok çalışıyor.
*Fazla para insanı fazla rahatsız eder.
UYARI: “Daha” sözcüğü bir fiilin önünde olduğunda zaman zarfı,kendi gibi zarf olan bir sözcüğün önünde olduğunda ölçü-miktar zarfı olur.
*Daha iyi bir insanı bulabilmek için daha evlenmemiş.
*Bizimle daha sakin konuşuyordu.
*Eve daha gelmemiş.
5)SORU ZARFLARI
Fiilleri ya da fiilimsileri soru yoluyla açıklayan sözcüklerdir.
*Ne zaman bu hayaller bir gün gerçekleşecek?
*Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
*Bu viran yerde nasıl yaşıyorsunuz?
*Yolun bitmesine ne kadar kaldı?
*Ne zaman bir köy türküsü duysam,
Şairliğimden utanırım.”
*Niçin gökyüzü bu kadar mavi görünür?
*Neden saçların beyazlamış arkadaş?
UYARI: “Ne” soru sözcüğü cümle içinde soru sıfatı ve soru zamiri olarak kullanılacağı gibi soru zarfı da olabilir.
*O karanlık sularda ne gördün?(Zamir)
*Hiçbir şey olmamış gibi ne susuyorsun?(Zarf)
*Benimle ne konuda konuşacaksın?(Sıfat)
*Gel ecel,ne korkarsın sarı çehremden benim?
*Aşık dediğin Mecnun misali kördür,
Ne bilsin,alemde ne mevsimdir.(Zarf-zamir)
*Ne ağlarsın benim zülfü siyahım.(Zarf)
*Şu dünyada ben ne insanlar gördüm.
UYARI: “Nasıl” soru sözcüğü bir ismi belirtirse soru sıfatı, fiil ya da fiilimsiyi belirtirse soru zarfı olur.
*Onun nasıl bir insan olduğunu nasıl anlayabilirim?
*Gurbette nasıl bir hayat sürdüğünü nasıl bilmiyorsun?
EDATLAR (İLGEÇLER)
Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar şunlardır:
Gibi:
Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
- Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat)
- Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat)
- Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf)
- Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.(zarf)
- Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma)
- Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın (k.)
- Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen,o anda)
- Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen,o anda)
- Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde)
- Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde)
- Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında)
- Final maçı akşam sekiz gibi başlar ( dolayında)
- Bugün yağmur yağacak gibi (tahmin)
- Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin)
- Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma)
- O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma)
İçin:
“-dik için” şeklinde neden- sonuç “-mek için” şeklinde amaç – sonuç ilişkisi kurar.
- Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s)
- Hasta olduğum için dersi dinleyemedim. (n.s)
- Kadın oğlunu görmek için şehre gitti. (a.s)
- İşe girmek için ehliyet almış (a.s)
Görelik anlamında görüş bildirir:
- Sen benim için dünyanın en güzel kızısın.
- Bu çalışmalar onun için boş bir uğraştı.
Karşılığında, karşılık olarak:
*Bu elbise için çok para harcadım.
*Ev için size yüz bin lira veririm
Uğruna, yoluna:
* Vatan için nice şehitler verdik.
* Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz.
Hakkında:
* Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?
* Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.
Aitlik, özgülük:
- Bu pastayı sizin için ayırdım.
- Bahçeye oğlum için salıncak kurdum.
Oranla:
- O şapka senin için çok büyük.
Süre bildirir:
- Kitabı bir hafta için aldım.
- Birkaç gün için İstanbul’a gideceğim.
İle (-la, -le ):
Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
- Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç)
- Uçakla İzmir’e gitmişti (araç)
- Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik)
- Çocuk, yolda babasıyla yürüyordu. (birliktelik)
- Öfkeyle kalkan zararla oturur. (durum )
- Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. (durum)
- Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (sebep)
- Kaza korkusuyla araba kullanamıyor ( sebep)
Kadar:
Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.
- Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik)
- Siirt, bu yaz cehennem kadar sıcaktı. (benzerlik)
- Bir peri kadar güzel bir kızdı. (benzerlik)
- Sen de onun kadar çalışsaydın sınavı kazanırdın.(karşılaştırma)
- Babası kadar iyi şarkı söylüyor. (karşılaştırma)
Yaklaşıklık, zaman açısından sınırlandırma, mesafe:
- Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşık)
- Pazardan iki kilo kadar pirinç almış. (yaklaşık)
- Bu ev akşama kadar temizlenecek. (zamanda sınırlama)
- Cumaya kadar ödevimi bitirmeliyim. (zamanda sınırlama)
- Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (zamanda sınırlama)
- Eve kadar yürümem gerekiyor. (mesafe sınırı)
Mesafe sınırı:
- Yapılacak dünya kadar işim var.
- Avuç içi kadar bir evde yaşıyorlar.
Gibi anlamında kullanılabilir:
- Bu kitabı okuyunca Muğla’yı görmüş kadar oldum.
Karşı:
Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.
- Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön)
- Duvara karşı on adım yürü. (yön)
- Sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)
Karşılık olarak , yönelik anlamı katar:
- Bu sözüne karşı ben ne diyebilirim ki şimdi. (karşılık olarak)
- Resme karşı ilgin ne zaman başladı?( -e yönelik)
UYARI: Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.İsmi belirtirse sıfat olur.
- Karşı evin penceresi açık kalmış. (sıfat)
- Önce karşı sahaya çıktı. (sıfat)
- Karşıya geçmeden önce sağına ve soluna bak.(isim)
Göre:
Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:
- Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş)
- Anneme göre bu yıl sınavı kesin kazanırmışım. (görüş)
- Bulunduğun ortama konuşacaksın. ( uygun)
- Zevkime göre bir elbise arıyorum. (uygun)
Karşılaştırma ilgisi kurar:
- Burası eski evimize göre daha büyük.
- Yaşıtlarına göre çok hızlı koşuyorsun.
Üzere:
Koşul ve amaç ilgisi kurar.
- Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
- Konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç)
Yaklaşık olma, gibi şekilde… anlamları katar:
- Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere.
( yaklaşık)
- Zil çalmak üzere. ( yaklaşık)
- Her şey planlandığı üzere yapılacak. (şeklinde)
Doğru:
Yön ve zaman ilgisi kurar.
- Eve doğru yürüyorum. (yön)
- Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)
İsmi nitelerse sıfat, fiili nitelerse zarf öbeği oluşturur:
- Eğri oturup doğru konuşalım. (zarf)
- Bu zamanda doğru insanı bulmak zordur. (sıfat)
- Tahtaya bir doğru çizdi. (isim)
Sanki:
Benzetme, sitem ilgisi kurar.
- Gökyüzü sanki yaramaz bir çocuk. (benzetme)
- Sanki verdiğim her işi yapıyorsun. (sitem)
- Sanki selam verdin de almadık. (sitem)
Diğer edatlar:
- İşten sonra bize uğrayacak.
- Bu işi ancak sen yaparsın.
- Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek.
- Sabahtan beri dışarıyı izliyor.
- Bu mutlu olaya sadece yıldızlar şahittir.
-
-
sorular
EDATLAR-BAĞLAÇLAR-ÜNLEMLER
1.Aşağıdakilerden hangisinde “kadar” edatı cümleye “eşitlik” anlamı katmamıştır?
A)Hababam Sınıfı kadar sevilmiş bir komedi filmi yoktur Türk sinemasında.
B)Anlattıklarınıza, “Çağını başkalarının gözünden izleyenler o çağın kuklalarıdır” sözü kadar denk düşen bir söz olamaz.
C)Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar güzeldir sevgiliye sevdiğini söylemek.
D)Filmdeki oyuncu: “Adamın gizlediği elmaslar, dünyadaki kum kadar çoktu” diyordu.
E)Mehmet Rauf da Halit Ziya Uşaklıgil kadar olmasa da usta bir romancıydı.
2.Aşağıdakilerden hangisinde “için” edatı cümleye “amaç” anlamı katmıştır?
A)Ailede üniversiteyi okuyan öncü biri olmadığı için diğer kardeşler de okumamış.
B)Film görsel efektlerden eser taşımadığı için, izleyenleri hayal kırıklığına uğrattı.
C)Edebi eleştiri yapmak zor bir iş olduğu için kimse eleştirmenliğe kalkışmıyor.
D)Konseri yakından izlemek için erkenden konser alanında sıraya girdik arkadaşlarla.
E)İçli türkülerle beslenen bir toplum olduğumuz için eğlence yerlerinde de acı türkülerle eğleniyoruz.
3.Aşağıdaki sorulardan hangisinde “ile” ötekilerden farklı işlevdedir?
A)Yazdıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyordu.
B)Caddenin kenarında bir abrayla iki motosiklet vardı.
C)Ben telefonla konuşurken annem birden içeri girdi.
D)Toptancıya ben ile babam dün gittik.
E)Soru ile cevabı art arda söyleyerek ders çalışıyordu.
4.Aşağıdakilerden hangisinde “göre” edatı cümleye “görecelik” anlamı katmıştır?
A)Duyduğumuza göre filmin en tehlikeli sahnelerinde dublörler kullanılmış.
B)Aktör için yapılan anma, sinemaya yıllarca emek vermiş bir sanatçıya göre değildi.
C)Freud’a göre insan davranışının kökeninde bilinçaltına itilen duygu ve düşünceler vardır.
D)Orhan Kemal Çukurova’yı Zafer Doruk’a göre daha gerçekçi anlatır diyebiliriz.
E)Topluma göre yaşamak istemiyorsan, önce kendi doğrularının yarat.
5.Aşağıdakilerden hangisinde edat kullanılmamıştır?
A)Akşama doğru insanlar kumsalda yürüyüşe çıkıyordu.
B)Öğretmenlerine karşı hiçbir saygısızlık yapmazdı.
C)Çocuk korktuğundan dolayı tir tir titriyordu.
D)Sabahtan beri ağzına hiçbir lokma koymamıştı.
E)Bu konuda sen bile bir şey yapamazsın, diyordu.
6.Aşağıdakilerden hangisinde “için” edatı cümleye amaç anlamı katmamıştır?
A)Yorucu bir günün sonunda açlıklarını gidermek için masaya oturdular.
B)Teyzemlere gitmek için hazırlanmaya koyulmuştuk.
C)Para kazanmak için her işte çalışabileceğini söylüyordu.
D)Evini kurtarmak için canını tehlikeye katıp alevlere daldı.
E)Karnesindeki zayıfları gördüğü için hüngür hüngür ağlıyordu.
7.Aşağıdakilerden hangisinde “üzere” edatı cümleye yaklaşıklık anlamı katmıştır?
A)Alışveriş yapmak üzere dışarı çıkmıştı.
B)Görüldüğü üzere her şey zamanla hallediliyor.
C)Sabrım taşmak üzere, biraz sakin ol!
D)Bu kitabı ondan üç günde okumak üzere aldım.
E)Sabah yola çıkmak üzere erkenden uyudu.
8.Aşağıdakilerden hangisinde “kadar” sözcüğü cümleye karşılaştırma anlamı katmamıştır?
A)Anlaşıldığı kadarıyla suçlu sensin.
B)Onun kadar fedakâr bir anne var mıydı?
C)Benim kadar ders çalışan yok, diyordu.
D)En az bu ev kadar güzel bir ev bulduk.
E)Okuduklarımdan bu roman kadar güzeli yoktur.
9.Aşağıdakilerden hangisinde “göre” edatı cümleye “uygunluk” anlamı katmıştır?
A)Ona göre futbol çok önemliydi.
B)Anladığıma göre bu işte senin de parmağın var.
C)Hava soğuk olduğuna göre, ceketsiz kalamazdım.
D)Henüz kendime göre bir iş bulamadım.
E)Sınıfa göre çok çalışkan bir öğrenciydi.
10.I. Her şeyi biliyormuş gibi davranıyordu.
II. Onun gibi biriyle tanışmayı çok isterim.
III. Bu zamanda bunun gibisini bulamazsın.
IV. Başkasının sorunlarıyla meşgul gibiydi.
V. Sizin de anladığınız gibi, bir sorun kalmadı.
Yukarıdaki cümlelerden hangilerinde edat fiilimsiyle öbekleşmiştir?
A)I ve III
B)II ve IV
C)III ve V
D)IV ve I
E)V ve
11.Aşağıdakilerden hangisinde “yalnız” sözcüğü ötekilerden farklı görevdedir?
A)Elindeki parayla yalnız bir ceket alabilirdi.
B)Ağlamak yalnız kuruyan kirpikleri ıslatır.
C)Bu konuyu yalnız sizinle konuşabilirim.
D)Sinemaya da gideriz, yalnız önce ödevini bitir.
E)Oyun yalnız akşamları sergilenecekmiş.
12. I. Biraz olsun eğlenmek için arkadaşlarını toplayıp dışarı çıktı.
II. Ölüm kadar üzücü bir olay yoktur şu fani dünyada.
III. Sümbül gibi saçları, kara üzüm gibi gözleri vardı.
IV. Senin için çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin.
V. İnci kadar beyaz dişleri, esmer tenine yakışıyordu.
Yukarıdaki cümlelerden hangisinde edat grubu zarf tümleci görevinde kullanılmıştır?
A)I ve II
B)I ve IV
C)II ve IV
D)III ve V
E)IV ve V
13.Aşağıdakilerden hangisinde “doğru” sözcüğü edat (ilgeç) görevinde kullanılmıştır?
A)Doğru işlerin peşinden koşmalısın.
B)Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış.
C)Adam hızla bana doğru geliyordu.
D)Doğru, toplumdan topluma değişen bir kavramdır.
E)Doğru bir iz peşinde olduğumuzdan emin misiniz?
14.Aşağıdakilerden hangisinde edat grubu cümlede ötekilerden farklı görevde kullanılmıştır?
A)Size yetişmek için buralara kadar koşarak geldim.
B)Kuş gibi yemek yiyorsun, çok zayıfladın yine.
C)Dağ kadar işim var, bunları bırakıp gelemiyorum.
D)Dediğine göre gece gündüz ders çalışıyormuş.
E)Kendi kendine söz verdi, tüm işleri akşama dek bitirecek.
15.Aşağıdakilerden hangisinde “gibi” yle kurulan edat grubu cümlede yüklem göreviyle kullanılmıştır?
A)Kan gibi kıpkırmızı bir gül açmıştı evlerinin önünde.
B)Gece gibiydi saçları, savruluyordu rüzgârda.
C)Annesini gördüğü gibi ortadan kayboldu.
D)Güneş gibi yaşar, ülkemizin her şairi.
E)İnsan gibi bir yaşam sürmeli herkes.
16.Aşağıdakilerden hangisinde edat grubu yüklem görevinde kullanılmıştır?
A)Sabaha karşı limanda bir fırtına kopacağı söylendi.
B)Çocuğuyla ilgilendiğim için teşekkür edip gitti.
C)Bir çöplükmüş gibi attı elindeki o güzelim kitabı.
D)Bize doğru gelen adamı önce tanıyamamıştım.
E)Neredeyse, roman kadardı elindeki kitap.
17.Aşağıdakilerden hangisinde edat grubu cümle dolaylı tümleç görevindedir?
A)Elektronik eşyalara çocukluğundan beri ilgisi vardı.
B)Tiyatro salonunun önünde, akşama dek bilet sattılar.
C)Havalar iyice ısındığından beri bu saatlerde sokağa çıkılmıyor.
D)İlgi çeksin diye vitrin renkli, yapma çiçeklerle düzenlendi.
E)Kıskançlığından çıldırıyor, bu kadarına da ses çıkarmıyordu.
18.Aşağıdakilerden hangisinde edat grubu yüklem görevindedir?
A)Sırf o mutlu olsun diye yapabileceğim her şeyi yaptım.
B)Mina Urgan, ömrünün sonlarına doğru geniş kitlelerce tanındı.
C)Tevfik Fikret de toplumcu bir sanatçıydı Victor Hugo gibi.
D)Saçındaki aklara karşın yaşı oldukça genç sayılırdı.
E)Gelecek içindi, düşünürün söylediği her söz.
19. I. Düşünmek gibi bir beceriye sahipse insan, aklını kullanmalı her zaman.
II. Hayaller ülkesinde yaşayan Don Kişot, yel değirmenine karşı savaştı.
III. Mai ve Siyah’ın şairi Ahmet Cemil gibi hayalci kişiler, hayal kırıklığı yaşar.
IV. Yaşamak için çırpınıyordu bir kuş kalabalık ayakların altında.
V. Renkli ve yağmur damlaları gibi küçük misketlere daldı gözleri.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangilerinde kullanılan edat grupları sıfat görevindedir?
A)I ve II
B)I-III ve V
C)Yalnız III
D)II ve V
E)Yalnız V
20.Aşağıdakilerden hangisinde edatın gereksiz kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Apartmanda sanki kimse yok gibiydi, etrafta hiç ses yoktu.
B)Bana göre pantolon bulunamamıştı, o nedenle utanıyordum.
C)Bu yol bu kadar uzun muydu, diye söylene söylene gidiyordu.
D)Çok yakından okuduğundan dolayı gözleri bozulmuştu.
E)Anladım ki annem kadar güzel yemek yapan yoktur.
CEVAPLAR
1-D 2-D 3-C 4-C 5-E 6-E 7-C 8-A 9-D 10-E 11-D 12-B 13-C 14-C 15-B 16-E 17-E 18-E 19-B 20-A